The Silent Hour

Boston’da iş kazası sonucu duyma yetisini kaybeden bir dedektifi, kazadan on altı ay sonra, eski ortağı Mark Strong’la birlikte, son derece tehlikeli bir görevle karşı karşıya gelir. Bir apartmanda yaşayan ve bir cinayeti gören ancak duyma yetisini kaybetmiş olan tek tanığın hayatını korumak zorundadırlar. Fakat tanık, yozlaşmış bir polis ekibinin hedefindedir ve ikili, bu yozlaşmış polislerin, tanığı ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerine karşı mücadele etmek zorundadır. Dedektif, aynı zamanda duyma engeliyle yaşamanın getirdiği psikolojik ve fiziksel zorluklarla da başa çıkmaya çalışırken, adaletin peşinden gitmeye devam eder. Hem kendi içsel mücadelesi hem de dışarıdaki tehditlerle başa çıkma çabasına girer.