Bir FBI ajanı görev başında, sıradan bir sorgulama yapıyor; ama ertesi sabah gözünü açtığında kendini bir anda suçlu koltuğunda buluyor. İşin en garip yanı, sorguladığı cinayet zanlısı yerine artık kendisi zanlı olmuş. Film, sadece suç ve gizem unsurlarıyla değil, aynı zamanda karakterin içsel çöküşüyle de öne çıkıyor. “Gerçekten kimim?”, “Sisteme güvenebilir miyim?”, “Masum olduğumu kim ispatlayacak?” gibi sorular, izleyiciyi sürekli karakterin yerine koyuyor. Yönetmen, bu temaları oldukça ustaca işliyor. Hızlı kurgular, klostrofobik sahneler ve belirsizlik hissi, filmi izlerken seni sürekli tetikte tutuyor. Görsel dili ve karanlık atmosferiyle de çok çarpıcı.