Ölüm hücresinin hüzünlü sınırları içinde, bir mahkum ruh, kaçınılmaz idamına kadar geçen günleri sayarak solgun gün batımlarını sayar. Felaket getiren melek, varlığını talep etmeden önce, karamsar kaderin içinde beklenmeyen ve görünüşte imkansız bir bağ açılmaya başlar. Bu melankolik kader dansında, başkahraman, bir zamanlar ünlü bir country müzik yıldızı olan ve şimdi hapishane gardiyanına dönüşmüş biriyle beklenmedik bir dostluk bulur. Soğuk, affetmeyen hapishanenin demirleri onları fiziksel olarak ayırsa da, bağlantının görünmez ipliği umutsuzluğun ıssız koridorlarında dolanır. Bir zamanlar şan ve şöhretle işaretlenmiş olan country müzik yıldızı, şimdi hapishanenin duvarları içinde düzenin yorgun bekçisi olmuştur.